Meksika Açmazı

Her paranın üzerinde bir kelle, her kellenin de üzerinde bir para ödülü olduğu zamanlar.
Yer: Vahşi Ortadoğu. 

Eski dünyayı yeni dünyaya bağlayan üç köprüye rağmen iki yakası bir araya gelmeyen, küçük yüzölçümlü tıklım tıkış bir şehrin yeni dünyaya bakan kısmında, son zamanlar kuş uçmaz kervan geçmez bir caddesindeki küçük bir butikte çalışıyorum. Bu kasabada yabancılar değil kimse sevilmiyor.

-          Hey yabancı! Biz burada sevmeyiz.

-          Ne?

-          Biz, buranın insanları açık ve netiz.

-         

Bugünlerde bu caddede acayip şeyler yaşanıyor. İşler kötü. Sabah 8 akşam 7, dükkanda kendimle oturuyorum. Canım sıkılıyor. Pencereden mağazaların yan yana dizildiği caddeyi izliyorum. Piyasa boş. Bir yün topağı caddede uçuyor. Esnaf dükkana kapanmış yaklaşan büyük kapışmanın gerginliğini sosyal medyadan kedi videosu izleyerek atlatmaya çalışıyor. Bir aptala atılan bir kahkaha, video biter bitmez huzursuzluğa dönüşüyor.  

Bir çocuk elinde ipe bağlanmış naylon torba, tüm caddeyi koşarak geçti şimdi. Bugün göreceğim son güzel şey bu olabilir diyerek küçücük kalana dek onu izledim. Bir yandan da bağırıyordu.

-          Rüzgar Dolar, Fırtına Euro’ya karşı!

Esnaf dükkanına çekiliyor. Anneler camlara çıkıp çocuklarını eve çağırıyor. Bazıları sokağa inip kolundan çekiştirip eve tıkıyor.

Bu saçmalığın, tüm bu şamatanın sebebi para ve bana konunun özünü hayalimde cisimleştirip onları birer haydut gibi hayal ettirecek kadar kötü piyasa şartları elverdiğince size tüm konuyu anlatacağım.

Haydutlar biz normal kasabalılar için bir tehdit olsalar da kanun gözünde birer gerekliliktir. Düzeni bozan olmazsa düzeni kimi koruduğunu nereden bilecektik?

Bütün haydutların arkasında güçlü adamlar vardır ve güçlü adamlar kanunu umursamaz. Onların kendi kanunları vardır. Caddenin başında dikilip duran kovboy Rüzgar Dolar. Hızlı silahşör. Acımasız bir katil. Gölgesinden hızlı yükselebilen bir sosyopat. Kafanı bir çevirmişsin benzin zamlanmış.

-          Benzinin dolarla ne alakası var amk?

Caddenin bir diğer ucundaki de Euro. Ona Yuro diyenler de var Oyro da var ama önemli olan ismi değil ederi.  

Esnaf fısıltıyla konuşuyor. İçlerinde bu önemli duruma para yatıranlar bile var.

-          Dolara asla güvenilmez. Çünkü asla tek başına dolaşmaz.

-          Bunu herkes bilir. Asıl ben sana kimsenin bilmediği bir şey söyleyeyim mi?

-          Aynı vasıflara sahip orta zeki insanlarız. Benim bilmediğim ne biliyor olabilirsin ki?

-          Bak John, bunu izledin mi? Çok komik.

Bu bahsettiğim çatışma şimdi başlamadı. Bu size anlattığım kısım mevzunun sonları. Birkaç yıl önce tam bir Meksika Açmazı’ydı. Lira diye yerel bir kovboy daha vardı. Buraların asıl kovboyu oydu ama kurşunu bitince çekilmek zorunda kaldı. Arkasındaki güçlü adamlar kendi davalarına düşünce Lira gölgesinden bile hızlı değer kaybetti. Teke tek dövüşte Dolar onu öyle bir benzetti ki şimdi insan içine çıkamıyor. Buralarda. Hissedebiliyoruz ama göremiyoruz. Elimize geçiyor ama tutamıyoruz.

Çatışmadan canlı çıkmayı zor başarmış. Soluk soluğa kendisini 'din vurgusu' isimli ara sokağa atmıştı.



Biraz daha öncesini hatırlıyorum. Bu kanunsuz kovboy şeker farikasından vurgunundan kotardığı iki çuval barutu vardı. Bir sürü boş kovana, mermi ucuna sahipti. Herkes helva yapmak üzerine yazılmış eski bir country şarkısındaki anatemanın gerçekleşmesini, onun mermi üretmesini beklerken o mermi yapmak yerine barutu doların adamlarına kovanları Euro’nun yardakçılarına verip onlardan mermi almayı tercih etti.

-          Bu sadece bir iki atışlık zaman kazanmaya çalışmak. diye yakındı Seamus

-          Aslında zekisin ama kafan çalışmıyor Sam. Onun saklandığına bakma. Eskiden efsanevi bir kovboydu. Derler ki, paranın üzerine kelle konulmasının sebebi oymuş.

-          Her duyduğuna inanma cahil ihtiyar. En eski sikkelerde bile kafa vardı.

-          Hey baksana bu kedi gerçekten çok aptal.

Onlar güledursun, biz patronla oturmuş, dükkanın önündeki caddede patlak veren bu çatışmanın, haydutların arkasındaki güçlü adamların başının altından çıktığını düşünüyoruz. Bizi korkutmaya çalışıyorlar. Fakirlikle, şiddetle, terörle ve bir sürü farklı şeyle. Param yok, beni fakirlikle korkutamazlar. Şiddetle ve terörle korkabilirim. Bir de zaten her şekilde ağzıma sıçılıyor. Ama bakıyorum parası olan daha çok korkuyor. Ağzı daha büyük olduğu için değil. Adam rahat değil çünkü standardını korumak için harcadığı çaba onu bitiriyor.

Bütün kasaba esnafı tedirgin. - Şu silahlar bir patlasa da ne olacağını görsek.

-          Çıkarsa patlar yalnız.

-          Aha Dübeş!

Anlıyorum ki yine yanlış yere doğru bakıyorum. Patronla, gerçek anlamda sinek beslediğim (black soldier fly)  bu dükkanda oturup, bu hikayeyi yazmamın sebebi ve piyasanın bu halde oluşunun sebebi o güçlü adamlar.

Onlara borçluyum.

Piyasada krizler yaratıp bana bu yazıyı yazdıracak boş zamanı sağladıkları için değil. Öyle minnet filan değil. Gerçek manada borçluyum. Patronum da onlara borçlu. Bütün esnaf, büyük ihtimal bu yazıyı okuyan sen de onlara borçlusundur…

/18612

 


Yorumlar